Çalışkanlıklarıyla bilinen Karadenizli bayanlar, yemeklerinin vazgeçilmezi olan mısır ununun tarladan sofraya uzanan seyahatinin sonuna geldi.
Yaz-kış ellerinden kazmaları, bellerinden orakları, sırtlarından da yünden örülen ve yük taşımada kullanılan arkalıkları (dırmaç) eksik olmayan bayanlar, bugünlerde mısır hasadına yönelik işlerine ağırlaştı.
Yağmur ve sisli havaya aldırış etmeden günün birinci ışıklarıyla kollarını sıvayan bayanlar, işe mısır saplarını biçerek başlıyor. Akabinde da biçtikleri saplardan halk ortasında “horom” diye tabir edilen yığınlar oluşturan bayanlar, süreçte ağır efor sarf ediyor.
En az bir hafta tarlada kurumaya bırakılan yığınlar, daha sonra kesilerek, mısırlar saplarından ayrılıyor ve konutlara taşınıyor.
Evlerde de bayanların imece yordamı soydukları mısırlar, kuruma süreci için bir müddet serenderlere yerleştiriliyor.
Bazen yerde bazen de serenderlerin tavanına iple asılarak kurutulan mısırlar, sonrasında dövülerek tanelerine ayrılıyor.
Kadınların yaklaşık 6 aylık emeklerinin eseri mısır taneleri, son olarak yemeklerde, çorbalarda ve ekmeklerde kullanılmak üzere asırlık su değirmenlerinde öğütülüyor ve un haline getiriliyor.
Karadeniz yemeklerinin vazgeçilmezi olan mısır ununun tarladan sofraya seyahatinin sonuna gelen bayanlardan Esengül Civelek, tarlada ağır efor sarf ettiklerini söyledi.
“Tarladan buraya gelene kadar bu işler çok zor”
Ayşe Baş da kurutmak için mısırların büyüklerini seçip serendere astığını kaydederek, “Dövdüklerimi çuvala koyuyorum. Sonra ovalayıp mısır unu yapacağım.” tabirini kullandı.
Mısır ununun her yerde kullanıldığına dikkati çeken Baş, “Mısır unundan bilhassa ekmek, lahana yemeği ve kuymak yapıyoruz. Severek tüketiyoruz lakin tarladan buraya gelene kadar bu işler çok güç.” dedi.
“Mısır, un haline gelene kadar birçok süreçten geçiyor”
Hayriye Civelek de mısırın un haline gelene kadar birçok süreçten geçtiğini tabir etti.
Zorlu bir süreç olduğunu lisana getiren Civelek, “Biz zorluğa alıştık, Karadeniz bayanı olunca hiçbir şeyden yılmıyoruz. Kimseye de muhtaç olmuyoruz. Kendi gücümüzle çalışıp üretiyoruz.” tabirini kullandı.
İfaget Civelek, yorucu mısır unu mesaisini anlatarak, mısır ununun her yerde sevilerek kullanıldığını söyledi.