Cezaevinde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala hakkında açıklama yapan 10 büyükelçinin ‘İstenmeyen Adam’ ilan edilmesi ile gündeme gelen son ‘Diplomasi Krizi’ dış politikanın ne ilk ne de son krizi oldu. Diplomaside hem Türkiye hem de dünya sık sık krizlerle karşılaşıyor, diplomatlar kimi zaman ‘Casusluk’ suçlaması, kimi zaman da bulundukları ülkenin iç işlerine karıştıkları gerekçesiyle istenmeyen kişi, ‘Persona Non Grata’ ilan ediliyor. Latince bir kelime olan ‘Persona Grata’, ‘Buyur edilen kişi’ anlamına geliyor. ‘Non’ eki ile birlikte ‘İstenmeyen kişi’ oluyor.
TÜRKİYE’YE SIÇRADI
Türkiye geçmişte de benzer diplomatik krizler yaşadı. Bu konudaki ilk örnek, 1986 yılında meydana geldi. Almanya Berlin’de bir diskoteğe yapılan saldırıda 3 ABD’li öldü. ABD, saldırıdan Libya yönetimini sorumlu tuttu. Washington da saldırıya Trablus ve Bingazi’yi bombalayıp cevap verdi. Akdeniz’de büyüyen diplomatik kriz Türkiye’ye sıçradı. 18 Nisan 1986’da iki Libyalı Ankara’daki Amerikan Subayevi’ne saldırı girişiminde bulunmak üzereyken yakalandı.
Saldırganlar eylemde kullanacakları bombaları Libya Büyükelçiliği’nden aldıklarını söyledi. Türkiye de Libya’nın Ankara Büyükelçisi Muhammed Abdülmalik’i istenmeyen kişi ilan etti. Büyükelçi ülkesine dönmek zorunda kaldı. Suriye’nin Ankara Büyükelçiliği 2. Katibi Muhammed Derviş Belledi de yaşanan bir başka krizin odak noktasındaydı. 24 Temmuz 1985’te Ankara’da saldırıya uğrayan Ürdün Büyükelçiliği Başkatibi’nin ölümündeki ipuçları, 2. Katip Belledi’yi gösterdi ve o da istenmeyen kişi ilan edilmesine saatler kala ülkesine döndü.
MOTTAKİ KRİZİ
Bir diğer kriz de İran’la yaşandı. Büyükelçi Manouchehr Mottaki, 1987’de Refah Partisi’nin Konya’da düzenlediği Filistin mitingine katıldı. ABD bayrağının yakıldığı mitingde ‘Filistin’i Kurtarma’ andı içenler arasında Büyükelçi de vardı. Türkiye rahatsızlığını iletirken Mottaki bu kez, Türkiye’deki başörtü yasağı ile ilgili açıklamalar yaptı. Sonunda ‘İçişlerimize karıştığı’ gerekçesiyle istenmeyen kişi ilan edilen Mottaki de ülkesine geri döndü.
BAGHERİ DE GİTTİ
Başka bir kriz de yine İran ile yaşandı. 28 Şubat döneminde Ankara’nın Sincan ilçesinde 1997’de düzenlenen Kudüs Gecesi’ne Büyükelçi Muhammed Rıza Bagheri de katıldı. Şeriat yanlısı bir konuşma yapan Büyükelçi, büyük tepki çekti. Dönemin ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın ‘Terörist’ olarak tanımlaması ise bardağı taşırdı ve Bagheri, istenmeyen kişi ilan edilince ülkesine geri döndü.
ÇİFTE TABANCALI BÜYÜKELÇİ
Türkiye’deki yabancı diplomatlarla yaşanan olayların yanı sıra bir de yurt dışındaki Türk diplomatlar konusundaki krizler var. Kaya Toperi, diplomasi tarihinin en sıra dışı isimlerinden biriydi. İsviçre’de Büyükelçi olarak görev yaparken 24 Haziran 1993’te, 120 kişilik PKK’lı bir grup ellerinde taş ve sopalarla büyükelçilik bahçesine girip kapıları zorlamaya başladı. Toperi de Beretta ve Smith Wesson marka 2 tabancasını kapıp balkona çıktı ve havaya ateş açtı. Saldırganlar dağılırken çıkan arbedede 7 kişi yaralandı. İsviçre hükümeti, ‘Persona Non Grata’ ilan etmeye hazırlanırken merkeze çekilen Toperi, “Namusumuzu koruduk” dedi. Toperi 2018 yılında hayatını kaybetmişti.
Silahlarımı vermedim
“120 kişi birden sefaretimize saldırdı. Baktım taş yağıyor odama çıkıp iki tabancamı da aldım. Bir avuç mermiyi de cebime koydum. Havaya ateş etmeye başladım. Bunun üzerine bizim korumalar da ateş etti. Yedi kişiyi ayağından vurdular, saldırganlar kaçtı. Bern Emniyet Müdürü silahımı istedi. ‘Silah bana süs olsun diye verilmedi’ diyerek reddettim. Dokunulmazlığımın kaldırılmasını istediler. Ankara’ya döndüm. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ‘Sen en doğrusunu yaptın, kutluyorum ve destekliyorum’ dedi. Sonra Seul’e atandım.”